Üniversitemiz Öğrenci Konseyi organizasyonunda Esenboğa Külliyemizde Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde Cuma Namazı esnasında iki camiye düzenlenen terörist saldırı için basın bildirisi okundu.

Program Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başladı. Basın Bildirisinin okunduktan sonra şehitler için gıyabi cenaze namazının kılınmasıyla sona erdi.

Basın Bildirisinin Tamamı;

“Değerli arkadaşlar, çok değerli hocalarım; kıymetli basın mensupları

Hepimizin bildiği üzere 15 Mart 2019 günü Yeni Zelanda’nın Christchurch kentinde Cuma Namazı esnasında iki camiye düzenlenen terörist saldırıda 49 kardeşimiz şehit olmuş, bir o kadarı da yaralanmıştır. Bu kan donduran olay tüm Türk ve İslam Dünyası’nın beraberinde vicdani muhakemesi yerinde olan tüm insanları derinden sarsmış, dehşete düşürmüştür. Yüreklerimizi burkan bu vahşet karşısında biz Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğrenci Konseyi olarak da sesimizi kamuoyuna duyurmak, Dünya’da yükselen vahşet ve terör skandallarına karşı tavrımızı ortaya koymak istedik.

Yeni Zelanda’da vuku bulan cani terör, bugün oradaki müslümanların ve akabinde bizlerin canını yaktığı gibi yarın bir başka coğrafyadaki farklı insanların da canına kast edebilecek düzeyde küresel bir boyuta ulaşmış; gelişen ırkçılık ve nefret söylemleri din, dil, ırk ve etnisite aşırı bir tehdit unsuru haline gelmiştir.

Bu kan donduran olay karşısında tavrımız nettir. Terör ve zulüm  hangi coğrafyada hangi din, etnisite ve kimlikten insanı hedef alırsa alsın karşısında durmak insanlığımızın bir yükümlülüğüdür. Dini gerekliliklerini yerine getirmek için toplanan sivillerin canına kast etmek caniliktir, vahşettir, alçaklıktır ve kesinlikle kabul edilemez.

Amacı sadece ibadet yapmak olan savunmasız, silahsız insanlara saldırı düzenlemek nasıl bir sapık, cani, barbar bir zihniyetin ürünüdür, anlamakta güçlük çekmekteyiz.

Hele ki vaktiyle Engilizasyon mahkemelerinde sorgusuzca insanların canına kıyılırken ne olursan ol yine gel diyen Mevlana’nın yaşadığı gönül ikliminin varisleri olarak bu caniliği anlamlandırmamız pek mümkün görünmemektedir.

Gerek sözde manifestosunda gerekse silahlarının üzerine yazıp çizdiklerinde İslam ve Türklük nefretini alenen ortaya koyan katil ve arkasındaki güçlerin dünyayı yeni bir kaosun içine atmak istedikleri ortadadır.

Üzerinde Türk ve İslam Dünyası’nın tarihteki zaferlerinin yazılı olduğu silahı ile ölüm saçan caninin; tüm müslümanlara karşı patolojik bir şekilde intikam besleyen,   dehşet arzulayan, dalalet düşleyen bir takım grupların silahlı milisi olduğu da ortadadır. Bu elim terör saldırısı bize göstermiştir ki Dünya’da yaratılmaya çalışılan İslam karşıtlığı ve Türk düşmanlığı dehşet verici seviyeye gelmiştir.

Günümüz Dünyasın’da insanlık ve değerlerinin içi boşaltılmaktadır. Gün geçmiyor ki terör ve şiddet timsalleri canımızı yakmasın, vicdanlarımızı sızlatmasın. Terör kimden, nereden gelirse gelsin, gerekçesi ne olursa olsun, insanlık suçudur ve asla kabul edilemez.

Bu gibi kandan beslenen insanlık yoksunlarına dersini veren ecdadımızın da göstermiş oldukları meziyetten hareketle bizlerin de zulme karşı bir dik duruş göstermemizin tarihi bir zorunluluk olduğunun farkındayız.

Bir bilim yuvası olan üniversitemizden tüm insanlığa bilim camiasına seslenerek; mevcut insani hassasiyeti din, dil ve ırk ayırt etmeden gösterebilme cesaretini kendilerinden bekliyoruz. İnsanlık onuruna sahip hiçbir kimse terör örgütleri arasında ayrım yapmamalıdır. Bizler üniversitelerde bu vizyonla yetişmekte, nereden gelirse gelsin zulüm ve terör karşısında yekvücut olacak iradeyi ve perspektifi çok şükür kazanmaktayız değerli arkadaşlar.

Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Öğrenci Konseyi olarak Yeni Zelanda’daki hain terör saldırısını bu vesileyle bir kez daha nefretle lanetliyor; hayatlarını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet, yaralılara acil şifalar diliyoruz.

Genel ölçekte Müslümanlara ve İslam dinine, özelde Türk Milletine yönelen bu hain terör saldırısının bizlere; vahşet, şiddet ve terör timsallerine karşı yekvücut olma kuvveti olmasını temenni etmekteyiz. Tüm insanlığın, Türk ve İslam Aleminin başı sağ olsun.”